Cittaslow

Cittaslow Nedir?

cittaslow

Cittaslow felsefesi yaşamın, yaşamaktan zevk alınacak bir hızda yaşanmasını savunmaktadır. Cittaslow hareketi, insanların birbirleriyle iletişim kurabilecekleri, sosyalleşebilecekleri, kendine yeten, sürdürülebilir, el sanatlarına, doğasına, gelenek ve göreneklerine sahip çıkan ama aynı zamanda alt yapı sorunları olmayan, yenilenebilir enerji kaynakları kullanan, teknolojinin kolaylıklarından yararlanan kentlerin gerçekçi bir alternatif olacağı hedefiyle yola çıkmıştır. (kaynak:cittaslowturkiye.org)
“Bunlar; eski zamanlara meraklı insanları, zengin tiyatroları, meydanları, kafeleri, atölyeleri, restoranları ve ruhani yerleri, bozulmamış manzaraları, sevimli zanaatkarları olan şehirler. İnsanların hâlâ mevsimlerin yavaş seyrini fark edebileceği, hakiki ürünlerin tadına varabildiği ve kendine özgü gelenekleri olan yerler…” (cittaslow manifestosu)

Bu yazı Ayça Özmen, Mehmet Cengiz Can’ın birlikte kaleme aldığı makaleden derlenmeştir.

İtalyanca Citta (Şehir) ve İngilizce Slow (Sakin) kelimelerinden oluşan Cittaslow, Sakin Şehir anlamında kullanılmaktadır.

Küreselleşmenin küçük kentler üzerinde yarattığı olumsuz etkilere karşı bir yanıt olarak ortaya çıkan ve yavaşlık düşüncesi üzerine şekillenen Cittaslow Hareketi, 1999 senesinde İtalya’da küçük bir yerleşim olan Greve-inChianti’nin belediye başkanı Paolo Saturnini’nin öncülüğünde, yine İtalya’nın Bra, Orvieto, Positano yerleşimlerinin belediye başkanları ve Slow Food Birliği kurucusunun desteği ile Orvieto’da kurulmuştur. Ocak 2020 itibariyle 30 ülkede 262 şehirle dünya geneline yayılmayı sürdürmektedir..

Yavaşlık, modern hayatın yavaşlatılmış biçimi olmaktan öte, gündelik yaşamımızı oluşturan farklı süreçlerin özenli ve dikkatli bir biçimde, farkında olunarak deneyimlenmesidir (Parkins, 2004; Pink, 2007, s. 64)

Zaman ile doğrudan ilişkili olan Yavaşlık, her şeyi salyangoz hızıyla yapmak anlamına gelmez. Teknolojiyi ve yeniliği reddeden konservatif bir tutum da sergilemez (Honore, 2008, s.15).

Amacı, günlük yaşamımızda bilinçli ve farkında olarak daha fazla vakit yaratmak; yaptığımız işe ve meğimize değer vermek ve onları gerçekleştirirken haz ve keyif duymaktır (Parkins ve Craig, 2006, s.3).

Asıl önemlisi de, her olaya, bireye ve nesneye ait doğru süre anlamına gelen “tempo giusto”yu yakalamaktır (Honore, 2008, s.40).

Birliğin amacı, kent yönetimi için yöntemlerin araştırılması, sınanması ve uygulanması yoluyla iyi yaşam kültürünü desteklemek ve yaymaktır (UCB, 2017).

Kent sakinlerinin keyif alabilecekleri ortamlar yaratacak ve çevrelerini iyileştirecek biçimde kentin elişmesini sağlarken, kentin kendine has özelliklerini sürdürmeyi ve korumayı da hedefler (Rådström, 2011, s.96)

Çittaslow yerleşimler, hava, su, ses ve ışık kirliliğine karşı önlemler alırlar; enerji tasarrufu ve yenilenebilir enerji kaynakları üzerine projeler üretirler; bisiklet kullanımını ve toplu taşıma olanaklarını teşvik ederler; erişilebilirliğe önem verirler; yeşil alanları iyileştirir ve arttırırlar; sürdürülebilir mimariyi ve kentsel  planlamayı, geleneksel ve yerel iş tekniklerinin, ürünlerinin ve tatlarının sürdürülmesini ve kırsal gelişimi ve tarımsal üretimi desteklerler; yere özgü değerleri korurlar; sosyal altyapıyı geliştirirler; yaşanabilirliği ve bu bağlamda farkındalığı arttırmayı amaçlarlar. Tüm bunları yaparken birbirleri ile deneyimlerini paylaşırlar. Ancak, bu doğrultuda sundukları çıktılar yerel ve kendilerine özgüdür.

Geleneksel İtalyan kentleri ve yaşamından ilham alan Cittaslow Hareketi, geçmiş, kimlik ve gelenekler kadar, sürdürülebilirliği hedefleyen, yaşam kalitesini yükselten ve yerel niteliklere saygı duyan değişim ve gelişimi de destekler (Rådström, 2011, s.110).

Cittaslow, geleneksel yaşam ile çağdaş gelişmeler arasında uzlaşma sağlayan akışkan bir biçimlenmedir (Parkins ve Craig, 2006, s.82).

Çağdaş yaşamın pratiklerini, değerlerini ve ilkelerini ise, ancak onları eleştirel ve aktif bir biçimde sorguladıktan sonra, kabul eder (Parkins ve Craig, 2006, s.83).

Cittaslow yerleşmeleri, çevre sağlığının ve insan yaşamının devamlı bir gelişme içinde olmasını hedefler (Keskin, 2012, s.96); bu nedenle, yerel ve geleneksel değerleri koruyup sürdüren çağdaş müdahaleleri teşvik ederler.

Mayer ve Knox’a göre, bu yeni girişimler, yapılı çevrenin kendine has niteliğini sürdürürken, aynı zamanda ışık, görüntü ve ses kirliliğini azaltmalı, toplu ulaşım sistemini düzenlemeli, yaya ve bisiklet yollarını arttırmalı, yeşil alanlar oluşturmalı, reklam tabelalarını asgari kullanmalı, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını ve çevre dostu mimariyi desteklemelidirler (2010, s.1554).

Cittaslow yerleşimlerinin, çoğunlukla, çevrelerinde kırsal alanlar da yer alır. Bu kırsal alanlarda da, yavaş yaşamın izleri vardır.Buradaki ürünlerin, üreticilerin ve üretim biçimlerinin sürdürülmesi ve yerel pazarlarda, yetiştirilen ürünlerin sunulması desteklenir (Parkins ve Craig, 2006, s.83).

Diğer yandan, yerel pazarlar, etkinlikler ve festivallerin gerçekleştiği davet edici daha fazla kamusal mekan yaratarak canlılığı arttırmayı hedeflerler (Mayer ve Knox, 2010, s.1555).

Diğer yandan, Cittaslow yerleşimlerinde olumsuz durumlara ve risklere de rastlanmaktadır. En başta, eğer bir Cittaslow, orta sınıf ve üstü yaşam tarzını destekleyen yerel bir kalkınma modelini benimsiyorsa soylulaşma riski ile karşı karşıya kalabilir (Nilsson vd., 2011, s.384).

Örneğin, Cittaslow üyeliğinden sonra, Bra(İtalya) ve Abbiategrasso(İtalya)’ya büyük kentlerde çalışıp burada yaşamayı tercih eden yeni sakinler yerleşmeye başlamıştır. Levanto(İtalya)’da, ikincil konut alım-satımı yükselmiştir (Nilsson vd., 2011, s.384).

Seferihisar’da ise, üretkenlik sonrası yaşam tarzını destekleyen girişimler sonucunda emlak piyasası hareketlenmiştir (Gündüz, 2012, s.191).

Bu durum, topluluk içinde ayrışma, kendine has değerlerin ve kimliğin değişimi (Nilsson vd., 2011, s.383), yerel topluluğun göçü ile sonuçlanabilir. Önlem olarak, bölgesel veya merkezi planlama kararlarını uygulamak da Cittaslow’un özüne uygun değildir (Mayer ve Knox, 2010, s.1555). Knox’a göre, soylulaşmanın bu gibi etkilerine karşı en uygun yol, üye yerleşimlerin sayılarının artmasıdır; böylelikle bu yerleşimlerin farklı ve özel olma statüleri değişir ve daha az ilgi uyandırırlar (2005, s.8).

İkincisi, Cittaslow ile ilgili projelere yöre halkının fazla katılım göstermemesidir. Böyle bir durumda, projeler başarılı olsalar dahi, topluluğun az sayıda üyesine ulaştığı için kapsamı ve etki alanı dar olabilmektedir (Pink, 2008, s.105).

Özetle, Cittaslow, uzun erimli sonuçları yeterince ortaya konulamamış, görece yeni ve hala gelişmekte olan bir harekettir. Teorik bir kaygı taşımaktan öte, daha yaşanabilir bir yerleşim için uygulamalı ilkeler sunma fikriyle ortaya çıkmıştır. Bilimsel bir araştırmaya dayanmadan, sosyal bir refleksin sonucunda oluşmuştur (Özmen, 2016, s.10). Tüm bu saptamalara rağmen, Cittaslow Birliği’nin hareketi geliştirme çabası ve araştırmacıların her geçen gün artan ilgisi, Cittaslow olgusunu gelecekte bilimsel ve toplumsal anlamda önemli bir yere taşıyacaktır. Bu hareketin yoğunluğu ve ivmesinin zaman içinde büyüyerek gelişeceği öngörülmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir