Mosel Vadisi Gezimiz önceden düşünülen fakat gerçekleştirilemeyen gezilerden birisiydi. Trier’den Koblenz’e kadar olarak planlan bu gezimiz, ne yazık ki zaman sorunundan dolayı Trier ve Koblenz’i şimdilik es geçiyoruz. Resmi tatili fırsat bilip hemen güzergahımızı belirliyoruz; Mosel’ın kenarında, küçük bir köy olan Mehring’i ilk durak olarak seçip, burdan 53 numaralı yolu takip ederek Mosel boyunca Cohem’e kadar gitmeyi planlıyoruz. Konaklayacağımız yer ise Cohem’e 3-5 km uzaklıktaki küçük bir köy olan Bruttig-Fankel’ın Bruttig kısmında bulunuyor.
Sabah 10.30 gibi evden çıkıyoruz. Hava güzel. Bir gün önceki fırtınalı havayı düşünürsek “harika” bir hava bile sayılır. 11’e doğru Kenan’ı Frankenthal’dan alıp yola çıkıyoruz. Yol boyunca doğanın sonbaharda büründüğü bütün renklerle birlikte, öbek öbek beyaz bulutların arasındaki masmavi gökyüzü de bize eşlik ediyor.
Sonbarın alaca renkleri büyülüyor. Bu renk cümbüşü Kenan ve Güler için haliyle bir ziyafet, bir şölen gibiydi. Yer yer ben de bu şölene dahil olsam da, şoför koltuğunda olmanın dezavantajını belirtmekle yetineyim. Yine de hoş, rahat bir yolculuk oldu benim için .
Büdlich
İlk varacağımız yere varmak üzereyken, küçük bir rota hatası yaşayıp Büdlich köyünde buluyor kendimizi. Gideceğmiz yere uzak değil. Hemen arabadan inip küçük bir moladan sonra yola devam ediyoruz.
Pölich
Mehring’de durmuyoruz. Yol üzerideki Pölich’te ilk uzun molamızı veriyoruz. Roma Şarap Yolun’un üzerindeki, bu şirin köy, karpostaldan çıkmış gibi bizi selamlıyor. Köyü kolaçan ediyoruz. Sokaklarında yürüyoruz, kilisesinin önünde geçip, nehire doğru yürürken (Mosel Nehri) Şarap
Mahzenin önünde geçiyoruz. Bu küçük Şarap Köyü bizi büyülüyor. Gecikmiş de olasa burda olmak için doğru bir karar verdiğimizi sesli düşünüp sohbet konusu yapıyoruz.
Köy ekonomik olarak sadece bağcılık, dolaysıyla şarapçılık ve turistik gelirlerle geçimini sağlıyor. Armut ağacının altında geçerken, tadına bakmadan da geçmiyoruz tabii.. Bu arada tadı da çok güzeldi.
Trittenheim
893’le tarihlenen Trittenheim, eski bir Frenk yerleşim alanı üzerine kurulmuş. Kültür, şarap, doğa tutkunları için vazgeçilmez yerlerden güzel, eski bir yerleşim yeri. Mosel’ın karşı yamaçlarında üzüm bağlarının içinde Romalıların izini sürmek mümkün.
Trittenheim aynı zamanda “Roma Şarap Yolu”nun bitiş yeridir de. Bu “yolu” başka bir yazıya bırakıp Bernkastel-Kues’e doğru hareket ediyoruz.
Andel
Bernkastel-Kues’e varmadan hemen önce bu küçük köyde kısa bir mola veriyoruz. Karnımız da acıkmaya başladı. Arabayı park edip, köyün sokaklarını dolaşmaya başlıyoruz. Kilisenin önünde geçerken “altın arayan” üç kişiyle karşılaşıyoruz. Meğer bunlar gece gündüz hiç durmadan arıyorlarmış. Şaka şaka 🙂 …Üç altın arayan heykel diyelim.
Anlatılanlara göre 18. yüzyılda Andel’ın Mosel’a akan küçük deresinde altın parçacıkları bulunmuş. Ve o gün bugündür ara ara aramalar yapılıp ufak tefek altın parçacıkları bulunmuş.
Neyse, biz de altın aramayı başka zamana erteleyip, Nehrin kıyısına inip sırt çantamdaki atıştırmalıklardan açlığımızı biraz yatıştırıyoruz.
Hava yavaş yavaş kararmak üzere ve bizim daha epey bir yolumuz var. Bernkastel-Kues’e doğru arabamızı sürüyoruz.