Almanya Avrupa

Mosel Vadisi Gezi Notları – III

mosel

Mosel Vadisi Gezimiz önceden düşünülen fakat gerçekleştirilemeyen gezilerden birisiydi. Trier’den Koblenz’e kadar olarak planlan bu gezimiz, ne yazık ki zaman sorunundan dolayı Trier ve Koblenz’i şimdilik es geçiyoruz. Resmi tatili fırsat bilip hemen güzergahımızı belirliyoruz; Mosel’ın kenarında, küçük bir köy olan Mehring’i ilk durak olarak seçip, burdan 53 numaralı yolu takip ederek Mosel boyunca Cohem’e kadar gitmeyi planlıyoruz. Konaklayacağımız yer ise Cohem’e 3-5 km uzaklıktaki küçük bir köy olan Bruttig-Fankel’ın Bruttig kısmında bulunuyor. 

Cochem

Reichburg Kalesi
Cochem – Reichsburg Kalesinden görünüş

Devlet tarafından turistik bir yer olarak onaylı bir bölge olan Cochem-Zell bölgesinin en büyük yerleşim yeri Cochem’dir. Cochem aynı zamanda da Almanyanın Kusel’dan sonara en küçük Kentidir. Yaklaşık 5260 bir nüfusu var.

Kent merkezi ve Sehl bölgesi Mosel’ın akış yönün sol kıyısında, Cond bölgesi ise sag yakasında yer almaktadır. Cochem aynı zamanda farklı derelerin buluşma noktasıdır ve hepsi de Mosel’ı beslemektedir.

Reichsburg Kalesi yolu

Cochem şehri, Keltler ve Romalılar tarafından bir yerleşim haline getirilmiştir ve yine şarabın da onlar tarafından bölgeye getirildiği varsayılıyor. Cochem’e seyahat eden ziyaretçilerin çoğu, Mosel’ın güzelliklerinin yanı sıra, burada üretilen şarapları da denemek ve satın almak için geliyor. Ancak bu küçük şehrin gürülebilecek yerlerinin bunlarla sınırlı olmadığını söylemek lazım.

Biz arabamızı şehrin Koblenz’e doğru, en son kısmında, Tren Gar‘ına yakın park ettik. Cohem nihayetinde küçük bir şehir; ama küçük dediğime bakmayın siz, yine de gezince ne çok görülecek yerlerinin olduğunu hemen anlayacaksınız.

Cochem Rathaus – Belediye binası

Şehrin Merkezine doğru yürüdük; köprünün hemen yanında Turistik Büro’da şehir hakkında biraz broşür alıp, devam ettik. Çok şirin bir kent. Daha kalabalık. Kasabalıktan çıkmak istiyor gibi bir hali var.
Josef-Steib-Meydanından Seselbahn (teleferik) takip edip, Pinnerkreuz‘a çıkmayı düşündük. Burda bölgenin tamamını görebilir ve güzel manzarının tadına varacaktık. Sonra şehri gezip en son çıkalım diye erteleyip, bu güzel şehrin, güzel şirin dükkanlarının arasında St. Martin kilisesine doğru yürmeye devam ettik. Biraz daha yürüyünce Belediye binası ve eski pazar yerine vardık. Ortasında Martinsbrunen (Martin’nin çeşmesi) güzel, küçük, şirin bir meydan.

Cochem Marktplatz
Cochem Marktplatz – Pazar Meydanı

Sonra kendimizi yokuş yukarı Cohem Reichsburg kalesi yolunu tırmanırken buluyoruz. Yokuş tırmanırken önünde “Cadı Süpürgesi” olan bir Şarap dükkanı görüyoruz. Almanlar bu dükkanlara Straußwirtschaft diyorlar.

Cohem – Straußwirtschaft /  işte bir adet “cadı süpürgesi”

Straußwirtschaft`ı; özellikle Almanyanın Pfalz, Rheinhessen ve Rheingau bölgesinin şarap üreticilerinin, kendi ürettiği şarabın belirli zamanlarda doğrudan satmak için kafe, lokal, meyhane ve lokanta şeklindeki yerler olarak anlamak gerekiyor. Burada kendi yerel ürettikleri her şeyi pazarlayabilirler; soğandan tut ekmeğe , peynirden tut, ev yapımı sosis, yemek, kek vs…kadar her şey olabilir. Lokilin açık olup olmadığını da uzunca “Cadı Süpürgesine” benzeyen süpürgesinden anlaşılabilir. Bu onların simgesi.

Cohem – Reichsburg Kalesi

Bu arada yokuş çıkınca bayağı bir yorulduğumu farkettim. Reichsburg kalesi de görünmeye başlamıştı zaten.

Kaleden Cochem’e bakmak oldukça keyifli. Bütün Cochem burdan görebilmek mümkün; Cold, Kent Merkezi, Shell kısımları falan…

Kalenin içinde cafe-restoran ve müze var. Müze belli periyotlarla oluşturalan yaklaşık 20 kişilik gruplar şeklinde geziliyor. Bunun içi kuyruğa girmeyi göze almak gerekir haliyle. Biz göze alamadık ve kaleden şehire inmeye başladık. İnerken geldiğimiz yolu seçmedik. bir anlamda kalenin etrafında bir daire çizmiş olduk. Patika bir yol; şehrin Shell tarafından eski bir, şirin, küçük kiliseyi de geçip Mosel’ın kıyısına doğru inmeye başlıyoruz.

Pestkapelle St. Rochus Kilisesi – Reichsburg Kalesi iniş yoluNehir kıyısı boyunca oteller, cafeler burayı şehrin en hareketli yerlerinden biri yapıyor. Ve biz artık yorulmuş bir halde kendimize bir yer arıyorduk.  Şehre girerken ilk yapmak istediğmiz Seselbahn Teleferiği binip, Pinnerkreuz‘a çıkma planı böylece yatmış oldu.

Son Yemek

Sağlık olsun deyip, son yemeğimiz de yine bir italyan restoranında Pizzeria Pomodoro‘da yemeye karar verdik. Sadece Kenan yemeğini beğendi.

Artık dönüş zamanıydı. 49 Nolu yolu Koblenz’e doğru takip edip, Brodenbach‘da Emmelhausen‘ı izleyip yolumuza devam ettik.

Rüzgar Gülleri

Gün ağarıyor ve ben hızımı artırıyorum. Rüzgar güllerinin ufuktaki sliütleri akşamın muhteşem sesizliğini haber veriyor.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir