Veneto, İtalya’nın kuzeydoğusunda yer alan bir bölgedir. Dolomitlerden başlar Adriyatik Denizi’ne kadar uzanır. Nehirlerin, kanalların ve Po Deltası’nın da içinde olduğu yer yer dağlık yer yer ova şeklinde bir bölge.
Kuzeyde Avusturya, Trentino-Alto Adige/Südtirol ve Emilia-Romagna, batıda Lombardiya ve doğuda Adriyatik Denizi ile komşudur. Veneto’nun başkenti ve en büyük şehri Venedik’tir.
Bölgedeki diğer büyük şehirler arasında Venedig (Başkent), Belluno, Padua, Rovigo, Treviso, Verona und Vicenza bulunmaktadır.
Veneto’nun ekonomisi, birçok sanat şehri ve Adriyatik Denizi’nin ünlü plajları sayesinde büyük ölçüde turizme dayanmaktadır. Tarım ve sanayi de ekonominin önemli sektörlerindendir.
Bölge, özellikle Prosecco ve Amarone gibi şaraplarıyla tanınmaktadır. Veneto,
Venedik’teki ünlü San Marco Bazilikası ve Verona’daki Arena da dahil olmak üzere tarihi ve mimari mirasıyla da ünlüdür.
Veneto’nun başka ilginç bir yönü de lagünleridir. Böyle bir lagün de dünyada benzeri olmayan bir şehir de bulunuyor: Venedik. Her yıl sürekli artan bir oranda içerden ve yurt dışından binlerce turist bu şehre akın ediyor.
24 Mart 2018
Sabah saat 08.00’de yola çıkıyoruz. Hava 10-14 derece arası, yolumuz İtalya, yönümüz Stuttgart, Füssen, Insbruck, Belluno, Cappella Maggiore.
Yola çıkar çıkmaz yoğun bir trafiği hemen fark ediyoruz. Phorzheim’dan itibaren trafik kilitleniyor. Kempten’e yakın sürekli yoğun trafikle yol aldığımız için saatlerce yollarda kaldık.
Füssen’e doğru hareket halindeyken trafik açılmaya başladı. Hava ve manzara da trafiğin açılmasıyla birlikte güzelleşmeye başladı. Birden önümüzde başı karlı Alp dağları sıra sıra dizilmiş bir şekilde bulduk. İnanılmaz güzellikteki bu manzara karşısında mest olduk. Bütün yorgunluğumuzu unuttuk. Fakat Füssen’i çıkar çıkmaz yeniden trafik başladı. Bu sefer saatlerce yol alamadık dersek yeridir.
Gün batımana yakın, Alplerden İtalya’ya doğru inişe geçmeden hemen önce bir durak sizi karşılar; Zugspitze! Burda ilk molamızı verebildik. Bir şeyler atıştırdıktan sonra, yola devam ettik; bundan sonraki epey bir yol hep aşağıya doğru ve zikzaklı yollardı. Akşam çöktüğü için arabayı ben sürmüyorum artık.
Gece 11’de doğru kapıya varabildik. Ev sahibi biraz moralsiz bir şekilde bizi karşıladı. Bunca saat trafikte kaldığımıza inandıramadık. Oldukça yorucu bir yolculuktan sonra buraya varmak, bütün yorgunluğumuzu alıp götürdü.
Ev eski bir ev. Büyük bir arsanın içine kurulmuş, sadece bir komşumuz var. Fakat evin içi kullanılmadığından dolayı epey bir soğuktu. Biraz da nem ve rutubet kokusu alabildik. Çay koyduk, kahvaltılık bir şeyler atıştırıp, yataklarımıza çekildik. Bu gece iyi bir uykuyu hakettik sanırım.
25 Mart 2018
Cappella Maggiore
Cappella Maggiore kuzey İtalyan’nın Veneto bölgesinde 4700 nüfuslu Treviso’ya bağlı bir köy. Treviso’ya uzaklığı yaklaşık 35 km. İyi bir uykudan sonra, öğlene doğru kahvaltı yapabildik. Hava güzel, güneşli. Kahvaltıdan sonra, köyü keşfe çıkıyoruz.
Şehir merkezi bir kaç dükkan ve meydanda oluşuyor. Ortasında bir nehir geçiyor, aslında dere demek daha doğru sanırım. Köyler arası o kadar yakın ki, bütün bir ova alan üzerine 1-5 km arasında değişen onlarca köyü sadece bir köyden ibaret olduğunu sanıyorsun.
26 Mart 2018
Sacile
Önceki günün yorgunluğu hala üzerimizde duruyor. Uzun bir sabah tembelliğinden sonra bize en yakın yer bakındık. Sacile’de karar kıldık. Bulunduğumuz yere yaklaşık 20 dakika araba yolu uzaklığında.
Sacile, dar sokakları, kanalları bazı tarihi binalar sizi karşılar. Şirin bir kasaba. Kasaba biraz abartılıyor sanırım. “Küçük Venedik” benzetmesi bile yapan var. Küçük bir kanalın üzerinde şirin bir kaç kayık ve akan bir su ile balkonları çiçeklerle süslenmiş binalar, o kadar.
Bir saat kadar kasabayı geziyoruz. Dondurmalarımızı da yedikten sonra , kasabayı arkamızda bırakıp kaldığımız yere doğru geri dönüyoruz.
27 Mart 2018
Venedik
Bugün durak; Venedik.
Sabah hazırlıklardan sonra yola çıkıyoruz. Tren Garına yakın bir yerde arabalarımızı park edip. Tren bekliyoruz.
Eğer tren ile gidiyorsanız Venezia Mestre istasyonundan Santa Lucia istasyonuna giden trene binebilirsiniz. Burası Venedik’e tren yolu ile ulaşabileceğiniz son nokta olduğu için; Venedik’in içine, San Marco gibi noktalara vaporetto veya deniz taksi ile ulaşmanız gerekiyor. Vaporetto kullanmanın en büyük zorluluğu ise tabii ki bavulla inip binmek. Bu arada deniz otobüsleri de diyebiliriz.
Venedik, kanallarla ayrılmış ve köprülerle birbirine bağlanmış 118 küçük adadan oluşan bir grup üzerinde yer almaktadır. Güzel mimarisi, çarpıcı sanatı ve zengin tarihi ile gerçekten de göz kamaştırıyor. Godol da işin içine girdiğinde çekim merkezi olmaması mümkün değil.
UNESCO Dünya Mirasları arasında olan Venedik; lagünüyle, adalar ve büyük kanalıyla, antik ve süslü saraylarıyla bu eski Deniz Cumhuriyetinin ihtişamı hakkında bir fikir verir sanırım.
Venedik’i sayısız küçük sokaklar ve birçok köprüden yürüyerek keşfedebilirsiniz, ya da bu eşsiz şehri farklı bir açıdan görmek için tekne, vaporetto ya da gondol ile su üzerinden görebilirsiniz.
Unutulmaz bir yer olan, görkemli bazilika ve zengin mozaikleri ile Aziz Mark Meydanı; Doge Sarayı, mağaza ve küçük dükkanları ile dar sokakların labirenti, resimleriyle kiliseler, heykeller ve freskler, müzeler ve keşfedilmeyi bekleyen küçük, gizemli sokak ve yerler her taraf büyüleyici.
Bir plan dahilinde gezemedik ne yazık ki. Bunun en büyük sebeplerinde bir tabiki kalabalık bir grup olmamızdan kaynaklanıyor. Aslında bir çeşit kaybolma durumu yaşadık Venedik’te. Nereye, nasıl, niye hiç bir soru sormadık. Trende indik ve yürümeye başladık. Her yer o kadar güzel ki, nereye yürürsen yürü fark etmez.
Her tarafını gezdiğimizi söyleyemem. Gezinin sonraları doğru hava da bozdu zaten. Kendimizi deniz taksisine zor attık.
28 Mart 2018
Treviso
Treviso, hem bu bölgenin adı, aynı zamanda da şehrin ismi. Venedik’in yaklaşık 30km , bulunduğumuz yere ise yaklaşık 40km uzaklıkta.
Treviso, İtalya’nın kuzeydoğusunda yer alan, pitoresk ortaçağ merkezi ve Venedik tarzı mimarisiyle bilinen bir bölge ve şehirdir. Şehir, Piazza dei Signori ve Treviso Katedrali gibi simge yapıların yanı sıra Museo Civico ve Museo della Civiltà Contadina gibi müze ve sanat galerilerine ev sahipliği yapmaktadır. Bölge aynı zamanda yemek ve şarap kültürüyle, özellikle de Prosecco üzüm bağlarıyla tanınmaktadır.
Ortaçağdan kalma bir isim olan “Marca” olarak adlandırılan bölge, sınır konumu ve Piave, Sile ve Livenza gibi nehirleriyle bilinmektedir.
Sile Bölge Parkı büyük bir doğal öneme sahiptir ve çeşitli manzaralara, hayvanlara ve bitkilere ev sahipliği yapmaktadır.
Kuzey bölgesi zeytin ve asmalarla kaplı tepeleri ve zengin meşe ormanlarıyla Montello dağıyla tanınmaktadır. Consiglio platosu da zengin ormanlarıyla önemlidir ve Venedik’te gemi yapımında kullanılan kerestenin merkezidir.
Belluno’yu çevreleyen kuzey bölgesi, hemen her yerde üzüm bağları bulunan kültürel bir bölgedir ve Conefliano ile Valdobbiadene en önemli şarap bölgeleridir. Bölgenin doğu kısmı ormanlar, doğal sular ve üzüm bağlarıyla kaplıdır. Bölge tarihi izler açısından da zengindir.
29 Mart 2018
Bellono
Bugün hava çok da iyi sayılmaz. Bulutlu ve her an yağmaya başlayacakmış gibi. Bulunduğumuz yere yaklaşık 50 dakikalık bir araba yolu uzaklıkta. Alplerin bulunduğu yöne doğru sürüyoruz arabayı. Bellono yarım ada şeklinde Torrente Ardo ve Piave Nehirlerin birleştiği yerde yükseğe kurulmuş bir küçük şehir.
Şehrin “Citta Vecchia” olarak bilinen ortaçağ merkezi, Belluno Katedrali ve Palazzo dei Rettori gibi birçok tarihi bina ve anıta ev sahipliği yapmaktadır.
Belluno sırtını Dolomitlere vermiş Veneto’nun kuzeyinde bir il. Kültür, tarih ve doğanın harmonik bir şeklinde kendini var ettiği bir turistik bölgedir burası. Büyüleyici doğası, küçük yerleşim yerleriyle, ihtişamlı dağların ardında sessizleşen ormanlarıyla karşılar sizi.
Heybetli dağ zincirleri; Marmolada, Monte Antelio, Monte Civetta ve Tre Cime di Lavaredo. Tre Cime di Lavaredo Bölgesi, Almanca Drei Zinnen olarak adlandırılan üç zirveye sahip; Cima Piccola, Cima Grande ve Cima Ovest.
Belluno ili sadece bozulmamış doğada dinlenme ve rahatlama arayanlar için değil, aynı zamanda bu ülkenin geçmişini ve geleneklerini keşfetmek isteyen insanlar için de keşfedilmesi gereken bir yerdir.
Belluno ili sadece bozulmamış doğada dinlenme ve rahatlama arayanlar için değil, aynı zamanda bu ülkenin geçmişini ve geleneklerini keşfetmek isteyen insanlar için de keşfedilmesi gereken bir yerdir.
Villalar, kaleler, manastırlar, arkeolojik alanlar, müzeler ve eski köyleri de bütün bu güzelliklere eklemek gerekiyor.
01 Nisan 2018
Bugün dönüş zamanı. Son hazırlıklarımız yapıp, saat 9 gibi yola çıkıyoruz. Bu kez Adriyatike doğru, Slovenya sınırın paralel A2 otobanını izleyerek Avusturya üzeri Almanya’ya, Münih , Ulm , Stuttgart istikametini izliyeceğiz. Yollar bu kez gerçekten de çok güzeldi. Soluksuz yaklaşık 10-12 saatte evete varabildik.
Son olarak; İtalya benim için hep gidilesi bir ülkedir. Hangi mevsim ve hangi bölgesine gidilirse gidilsin, sizi karşılayan bir güzellik bulacaksınız.